Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Uygulama ve Araştırma Merkezleri Koordinatörü, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, Filistin meselesi ve Ortadoğu'daki gelişmelere ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Şeyhanlıoğlu, Filistin sorununu Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflaması ve çöküşüyle (1918) doğrudan ilişkilendirdi. 1517-1917 yılları arasında dört asır süren Osmanlı hakimiyetinin sağladığı "Pax-Ottoman" yani Osmanlı barışının Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlar'daki istikrarı nasıl etkilediğini vurguladı. Bu dönemde, günümüzde çatışma bölgeleri olan Ukrayna ve Polonya'nın bile huzur içinde yaşadığını, Avrupa'da Alman-Fransız çekişmesinin bile Osmanlı'nın gücüyle bastırıldığını hatırlattı. Ancak I. Dünya Savaşı'na dahil olan Osmanlı İmparatorluğu'nun, III. Gazze Savaşı, Alman komutanların Haçlı ruhuyla İngiliz ve Fransızlara dolaylı desteği, bazı İttihatçı komutanların hatalı davranışları ve Araplara yönelik yanlış politikalar gibi etkenlerle çöküşünü anlattı. İngilizlerin kumpasına düşen ve paraya aldanan Arap aşiretlerinin ihanetinin de rol oynadığını belirtti. Osmanlı'nın Güney Cephesi'nin çöküşünden sonra Filistin topraklarının İsrail için Batı tarafından paylaşılmasıyla Filistin halkının sürgün edildiğini ve topraklarının 1948'de kurulan İsrail devletiyle Gazze ve Batı Şeria'ya sıkıştığını ifade etti.
İsrail: Batı'nın Ortadoğu'daki İleri Karakolu
Prof. Dr. Şeyhanlıoğlu, İsrail'in bölgedeki varlığını Batı'nın ileri karakolu olarak tanımladı. Batı'nın, İsrail aracılığıyla Ortadoğu'yu bölüp yönetmeye çalıştığını, PKK, PYD, DEAŞ gibi örgütlerin varlığının da bu planın bir parçası olduğunu savundu. Ortadoğu'nun coğrafi konumu ve enerji kaynakları nedeniyle, bölgeye hakim olanın dünyaya hakim olacağını belirtti. ABD'nin Trump yönetimiyle İsrail'e olan desteğinin arttığını, Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınmasını, Golan Tepeleri'nin İsrail'e verilmesini örnek gösterdi. Şeyhanlıoğlu, Filistinlilerin Batı Şeria'dan Ürdün ve Arabistan'a, Gazze'den Sina'ya sürülmesi planının altını çizdi. Bunun, Küreselcilerin Kudüs merkezli Büyük İsrail devletini kurma çabası olduğunu iddia etti.
Ortadoğu'da Yeni Bir Plan
İsrail'in Ortadoğu'daki etkinliğini artırmak için Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarını kontrol altına almak istediğini vurgulayan Şeyhanlıoğlu, İsrail'in arz-ı mevut hedefi doğrultusunda bölgedeki sınırları değiştirmeye çalıştığını belirtti. Türkiye, İran, Mısır ve diğer bölge ülkelerinin bu tehdide karşı ortak bir politika ve askeri bir üst yapı kurması gerektiğini savundu. Filistin topraklarının kaybedilmesi halinde Ortadoğu'nun 100 yıldan sonra tekrar Batı kontrolüne geçeceğini öne sürdü. Bölge ülkelerinin askeri ve ekonomik iş birliği yaparak, sınırlar değişmeden ticaret ve güvenlik alanında ortak hareket etmesi gerektiğini, böylece İslam dünyasının güçlü bir askeri ve siyasi aktör haline gelebileceğini belirtti. Filistin'deki gelişmelerin sadece bölgeyi değil, küresel dengeleri de etkileyeceğini belirterek, bölge ülkelerinin "Bereketli Hilal Birliği" çatısı altında birlik içinde hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
Bölgesel İşbirliği Zorunluluğu
Prof. Dr. Şeyhanlıoğlu, yaptığı çalışmanın karar vericiler tarafından dikkate alınması gerektiğini ve Filistin meselesinin çözümü ve Ortadoğu'nun istikrarı için bölgesel işbirliğinin şart olduğunu tekrar vurguladı. Osmanlı döneminden günümüze uzanan tarihi süreç ve güncel jeopolitik gelişmeleri inceleyerek, Ortadoğu'nun geleceğine yönelik ciddi uyarılarda bulundu. Bu uyarıların, bölge ülkelerinin geleceği için hayati önem taşıdığını belirtti. Araştırmacı, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarının kontrolünün, bölgesel güç dengelerini nasıl yeniden şekillendireceğini ve bu durumun Türkiye, İran ve Mısır gibi ülkeler için ne gibi riskler ve fırsatlar yaratabileceğini detaylı bir şekilde analiz etti.