Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Uygulama ve Araştırma Merkezleri Koordinatörü, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, Türkiye'nin terörle mücadelesine dair çarpıcı açıklamalar yaptı. Türkiye'nin 55 yıllık terör mücadelesinin maliyetinin yaklaşık 2 trilyon dolar olduğunu belirten Şeyhanlıoğlu, geçmişte farklı çözüm girişimlerinin yaşandığını, ancak iç ve dış etkenler nedeniyle başarısız olduğunu vurguladı. 1988-93 yıllarındaki çözüm arayışlarının, faili meçhul cinayetler ve siyasi gelişmeler nedeniyle sekteye uğradığını, 2014 yılındaki sürecin de benzer nedenlerle sonuçsuz kaldığını ifade etti.

Türkiye'nin Terörle Mücadelesi: Geçmişten Dersler

Şeyhanlıoğlu, 1984 yılından itibaren özellikle PKK terör örgütüyle verilen mücadelenin ağır bedeller getirdiğini belirtti. 12 Eylül darbesinden sonra başlayan süreç, Uğur Mumcu, 33 askerin Elazığ-Bingöl karayolunda şehit edilmesi, Adnan Kahveci, Eşref Bitlis ve Turgut Özal'ın ölümü gibi olaylarla gölgelendi. Bu olaylar, hem iç hem de dış güçlerin Türkiye'nin istikrarını hedef aldığını gösteriyor. Barış süreci girişimlerinin, Gezi Parkı olayları, 6-8 Ekim olayları, Çukur Savaşı ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi olaylarla engellendiğini de sözlerine ekledi. Bu olayların, Türkiye'nin güçlenme dönemlerine kasıtlı olarak denk getirildiğinin altını çizdi.

PKK/PYD ve Bölgesel Güçler

Prof. Dr. Şeyhanlıoğlu, PKK/PYD'nin Suriye'de ABD tarafından kurumsallaştırıldığını ve İsrail ile Batılı ülkeler tarafından desteklendiğini belirtti. Irak ve Suriye'nin de istikrarını tehdit eden örgütün, İsveç yapımı tank savarlar, ABD yapımı hava araçları ve Fransız yapımı sığınaklar gibi Batı ülkelerinden aldığı destekle güçlendirildiğini vurguladı. 2004 yılında PKK'nın ilk versiyonunun başarısızlığının ardından, Almanya'nın desteğiyle yeniden yapılanmanın gerçekleştiğini ve Öcalan'ın örgüt üzerindeki etkisinin azaldığını savundu. AK Parti iktidarındaki normalleşme döneminin ardından, ABD'nin Musul işgali komutanının politikalarının ters yüz olması sonucu, örgütün bir kısmının Barzani'ye bağlandığını açıkladı.

Türkiye'nin Gelecek Adımları ve Bölgesel İş Birliği

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin meclisteki konuşmasını hatırlatan Şeyhanlıoğlu, Türkiye'nin sorunu çözmek için son bir kez çözüm süreci başlattığını ancak Öcalan'ın da bir piyon olduğunu ve arkasında İsrail'in olduğunu belirtti. Suriye Milli Ordusu'nun gücünün artırılması gerektiğini ve PYD'nin elindeki ağır silahların bu orduya entegre edilmesinin önemini vurguladı. Kerkük'te yaşadığı tecrübelere de değinen Şeyhanlıoğlu, Celal Talabani'nin evinde yapılan toplantıda Ali Memlük, Asıf Şevket, Murat Karayılan, Bahoz Erdal ve Kasım Süleymani'nin PYD'nin kurumsallaştırılması konusunda nasıl bir rol oynadığını anlattı. Rakka ve Deyrizor'daki aşiretlerin de dahil edilmesiyle DSG'nin kurulduğunu ve ABD'nin İsrail için "Büyük İsrail" hedefiyle PYD'yi kurumsallaştırdığını iddia etti. Türkiye'nin Avrupa Birliği modelinde olduğu gibi Irak ve Suriye ile ekonomik ve siyasi bir işbirliği yapması gerektiğini savundu. Türkiye'nin terörle mücadelesinde kararlı olduğunu, ancak ABD ve İsrail'in düşüncelerine bakıldığında "Armageddon"a hazırlandıklarının görüldüğünü ve bu duruma karşı etnik ve mezhep üstü, ortak askeri güç dahil Bereketli Hilal Birliğinin kurulması gerektiğini söyledi.